altay öktem

ŞİİRİN KARASI

2007 sonbaharında Yüxexes Karakalem olarak yayın hayatına atılıp son iki sayısı Kırkaltı Karakalem adıyla yayımlanan, Mayıs 2009'da okurlarına ve yazarlarına veda eden Karakalem dergisinin, onlarca kişiyle birlikte gördüğü ortak rüya, sonunda gerçek oldu!

Hatırlayanlar vardır: Karakalem merkezi edebiyatın, merkezi dilin dışında kalmayı tercih edenlere kapılarını sonuna kadar açan, gençlerin sırtlayıp götürdüğü bir dergi olmuştu. Sayfaları karaydı ama "kara"lığı kendiliğindendi ve sesini duyuramayanların bir araya geldiğinde çok güçlü bir ses oluşturduğunun kanıtıydı. "Her okur yazardır, her yazar zaten okur!" şiarından cesaret alan okurlar hızla yazara dönüşmüş, Karakalem iki yıllık yayın hayatında yüzlerce kişinin ilk şiirine, ilk öyküsüne, ilk denemesine, ilk eleştirisine, incelemesine, hatta çektiği ilk fotoğrafa, yaptığı ilk çizime kucak açmıştı. Bu isimlerden bazıları sanat, edebiyat dünyasında hızla ilerledi, bir kısmı da elini eteğini bu işlerden çekti; ama Karakalem, yazarıyla, okuruyla binlerce kişinin hayatına ilginç, keyifli bir deneyim olarak sızmayı başardı.

İşte o yıllarda, barbuni.com ve KARAKALEM işbirliğiyle yayımlamayı düşündüğümüz Kara Şiir Antolojisi beklemediğimiz kadar büyük ilgi görmüş, neredeyse gönderilen şiirlerle baş edemez duruma gelmiştik. İşin tuhafı, antolojiyi okurken sizin de fark edeceğiniz gibi, o yıllarda henüz adını sanını duymadığımız bu genç şairlerin kaleme aldıkları şiirlerden çoğu, merkezi şiir anlayışı tarafından kabul edilmiş ve ülkenin genel şiir düzeyini gösteren ortalamanın üstündeydi.

Zaten, Karakalem dergisi yayın hayatına son verdikten sonra rafa kaldırdığımız antoloji projesinin bir türlü unutulup gitmemesinin, aradan geçen dört-beş yıl içinde sürekli Kara Şiir Antolojisi'nin akıbetinin ne olduğunun sorulmasının, hatta zaman zaman bu antolojiyi yayınlamak isteyen yayıncıların kapımızı çalmasının asıl nedeni de bu olsa gerek!

Aradan bunca zaman geçmesine karşın Kara Şiir Antolojisi'nin hala merakla bekleniyor olmasının nedeni; antolojide şiiri yer alan kişilerin büyük çoğunluğunun hala merkezi dergilerde yer almaması ve adlarını "günümüz şairleri" listesine yazdırmamış olmalarına rağmen, yazdıkları ve eminim ki çoğunun hala yazmakta oldukları şiirlerle, gerçek şiirin farklı bir kanalda aktığını kanıtlamalarıdır.

Açıkçası, aradan bunca yıl geçtikten sonra Kara Şiir Antolojisi'ni yayımlamayı nostaljik bir iş olarak görmediğimiz, daha da önemlisi, bu antolojinin geleceğe şekil verecek şiirlerin tohumunu atan genç ve dinamik bir hareketin başlangıcı olduğunu düşündüğümüz için, sevgili Halil Gökhan'la birlikte yeniden yola koyulduk. İlk sayısından son sayısına kadar Karakalem'e emek veren Özge Öztürk de aramıza katılınca, kısa sürede antolojiyi son haline getirdik.

Antolojide yer alan tüm kara şairlere, her bir dizeleri için ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.

halil gökhan

KARA GÖRÜNDÜ

Kara şiir ile ilk karşılaşmamızda ikimiz de ait olmadığımız şeyler giymiştik üzerimize. Onun adı Kara Mizah Antolojisi (André Breton) idi bense şiirin mi yoksa benim mi daha ölümlü olduğuna karar verememiş şiirler yazıyor ve çeviriyordum. Beğendiğimiz bir şeyi yapamadığımız zaman çaresizlikten ona hiç olmazsa nasıl sahip olmaya çalışıyorsak ben de o gün, Kara Mizah Antolojisi'ni Türkçede yayımlayıp üstüne bir de kendi antolojimi yapmaya karar vermiştim.

O antoloji işte bu antoloji: Kara Şiir Antolojisi. Öteki ise rüyanın devamında, ona da çok az kaldı.

Antolojiler bana aramayı bırakmamamı salık vermişlerdir. Ve antolojilerin sonrakileri yaratmaya yol açtıkları çok açıkken Altay ile ben çok...